YENİ DÖNEMİN BAŞINDA

 

Değerli meslektaşlarım,

Geride bıraktığımız genel kurul ve seçim sürecinde, Mersin Eczacı Odası’nda bir dönemi kapatmanın duygusallığını yaşarken, Mersin eczacısının iradesi ve güveniyle bir kez daha görevi devralmanın onurunu duyuyoruz. Bu güveni boşa çıkarmamak için sorumluluğumuzun büyüklüğünün farkındayız.

Görev süremiz boyunca mesleğimizin değerini ve onurunu korumayı her zaman önceliğimiz yaptık; attığımız her adımı bu anlayışla şekillendirdik. Sadece günlük sorunlara çözüm aramakla kalmadık, aynı zamanda geleceğimizi inşa etmeye odaklandık. Bilimsel eğitimlerden halk sağlığı projelerine, meslektaşlarımızla buluşmalardan kamuoyuna yaptığımız açıklamalara kadar tüm çalışmalarımız, mesleğimizin yarınlarını güvence altına alma hedefinin bir parçası oldu. Bugün ise bu çabaların yanında karşı karşıya kaldığımız sorunları ve çözüm yollarını konuşma zamanı.

Mesleğimizin içinde bulunduğu tabloya rakamlar açıkça ışık tutuyor. Türkiye’de 55.404 eczacıdan 11.730’unun çalışmıyor olması, yani meslektaşlarımızın %21’inin işsiz kalması, plansız kontenjan artışlarının ve istihdam yetersizliğinin çarpıcı bir sonucudur. Benzer şekilde, ülkemizde görev yapan kamu eczacısı sayısı yaklaşık 5.900’dür. Bu sayı toplamın yalnızca %11’ine karşılık gelirken, OECD ülkelerinde bu oran %20–25 düzeyindedir. Kamu yararı için en stratejik alanlarda görev alması gereken eczacılarımızın bu kadar düşük oranla istihdam edilmesi hepimiz için ciddi bir kaygı kaynağıdır. Klinik eczacılık alanında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. 2023’te yapılan ilk uzman eczacı atamasında 34 klinik eczacı görevlendirilmişti. Aradan geçen iki yıla rağmen bu sayı sadece 39’a çıkmıştır. İki yılda yalnızca 5 kadro artışı, mesleğimizin geleceği adına büyük bir hayal kırıklığıdır.

Eğitim kontenjanları konusunda da tablo kaygı vericidir. 2018–2023 yılları arasında eczacılık fakültelerinin kontenjanları hızla artarken, özellikle vakıf üniversitelerindeki artış %123 gibi olağanüstü bir seviyeye ulaşmıştır. Son iki yılda devlet üniversitelerinde kontenjanlarda bir düşüş yaşansa da vakıf üniversitelerindeki artış devam etmektedir. Bu durum, meslek eğitiminin bir ticaret malzemesi haline getirildiğinin en açık göstergesidir.

Bizlerin talebi çok nettir: nitelikli ve standardize edilmiş bir meslek eğitimi, kamuda daha fazla eczacı istihdamı ve serbest eczanelerin sürdürülebilirliği için gerçekçi ekonomik düzenlemeler. İlaçta uygulanan avro kuru politikaları ve terapötik eşdeğer gibi yaklaşımlar halk sağlığını tehdit eden yanlış uygulamalardır. Bu kayıpların telafi edilmesi yalnızca eczacının gelirini değil, halkın yeni tedavilere erişimini, kronikleşen ilaç yokluklarının sona ermesini de sağlayacaktır.

Ancak bizler, geleceğimizi yalnızca ilacın ticari boyutuna indirgemeyi reddediyoruz. Mesleğimizin hakkını güvence altına alacak, eczacıyı sağlık hizmetlerinin asli unsuru haline getirecek projeler üretmek zorundayız. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz “Diyabeti Kontrol Et” Projesi, eczanelerin yalnızca ilaç sunum noktası değil, aynı zamanda koruyucu sağlık hizmetlerinin en etkin alanı olduğunu somut verilerle ortaya koymuştur. Riskli bireyleri erken teşhise yönlendirerek hem halk sağlığına hem kamu yararına katkı sunarken, mesleğimizin geleceği için güçlü bir model geliştirdik.

Dünyadaki gelişmelere baktığımızda, ABD’de zincir eczanelerin kapanması ve “eczane çölleri”nin ortaya çıkması, eczacılığın yalnızca ticari bir işletme mantığıyla sürdürülemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Walmart ve Amazon gibi dev şirketlerle rekabet edemeyen zincir eczaneler kapanırken, bizler tüm ekonomik zorluklara rağmen “Sağlık kapınız açık kalsın” diyerek dimdik ayakta kalmaya devam ettik. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında 32 bin serbest eczane ile halkın en yakın sağlık danışmanı olmayı sürdürüyoruz. Bu, Türk eczacılığının en büyük farkı ve dayanışmamızın en somut göstergesidir.

Elbette önümüzde yeni tehditler ve fırsatlar var. Tele-eczacılık, dijitalleşme ve uzaktan sağlık hizmetleri artık gündemimizin bir parçası. Bizler bu gelişmeleri dışarıdan dayatmalarla değil, mesleğimizin kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmeli ve geleceğe hazırlanmalıyız.

Değerli meslektaşlarım,

Geçtiğimiz dönemde omuz omuza yürüttüğümüz mücadeleler, mesleğimizin değerini koruma ve geleceğe taşıma kararlılığımızın en açık göstergesidir. Yeni dönemde de aynı inançla, aynı azimle çalışmaya devam edeceğiz.

Önümüzdeki yılların, eczacının emeğinin görünür kılındığı, meslek hakkının güvence altına alındığı, halk sağlığının öncelendiği bir dönem olmasını diliyor, hepinize destekleriniz, katkılarınız ve inancınız için teşekkür ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla,

 

Ecz. Aliye Akgül Aydın

Mersin Eczacı Odası Başkanı

 

29 Eylül 2025 - Okunma Sayısı : 99