YENİ DÖNEM


Bugün ülkemizin yaşadığı acılar hepimizin yüreğini derinden dağlıyor. Yurdun dört bir yanında ama özellikle doğuda üst üste yaşanan terör olayları ve yitirilen gencecik canların dayanılmaz acısı taptaze dururken, Van’da meydana gelen deprem sözün bittiği nokta oldu. Altı yüze yakın insanımız enkaz altında hayatını kaybetti. Binlerce yaralı, on binlerce evsiz insan var orada. Yüreğimiz Van’ da atıyor, canımız yanıyor.

 

         Bu ortamda her yurttaşımız ‘ben ne yapabilirim?’ sorusunu sordu kendisine. İnsanlar yardım kampanyalarına destek verdiler. Giysilerini, battaniyelerini, hatta evlerini paylaşmak için yarışanları görmek bu ülke insanının zorluklar karşısında bir olabilme, yan yana durabilme gücünü ortaya koyan en güzel örnektir.

 

Yaşanan bu büyük travmada, eczacılar ve eczacı örgütlerimizde son derece hızlı hareket ederek sıcak elini uzattı bölgeye. Önce Kooperatiflerimiz mama, çocuk bezi vb. acil yardım paketlerini bölgeye gönderdi. Ardından TEB ve Odalar ilaç bağışı için yardım kampanyası düzenledi. Ben bu yazıyı yazarken yardım kampanyaları hala devam ediyordu. Eczacılarımızın ve örgütlerimizin bu felakette gösterdiği duyarlılık ve doğal refleks göğsümüzü kabartıyor. Şimdi tek umudumuz bölgedeki yaraların bir an önce sarılması ve yapılacak yasal düzenlemelerle bir sonraki depreme, yaşananları unutarak değil, gerekli önlemleri alarak hazırlanmamızdır.

 

Özellikle son iki yılda artan terör saldırıları nedeni ile ülkemiz zor bir dönemeçten geçmektedir. Bu süreçte yapılan 12 Haziran genel seçimleri ile AKP % 49.95 gibi yüksek bir oy oranı ile üçüncü defa ve daha da güçlenerek yeniden iktidarı elde etti. Muhalefet partilerinin özellikle tutuklu milletvekilleri için başlattıkları yemin etmeme ve parlamentoya katılmama eylemleri nedeni ile yaşanan kriz ancak üç ay kadar sonra aşılabildi. Yüksek seçim barajına rağmen seçmen iradesinin % 95’ini temsil eden meclisi önümüzdeki zorlu süreçte büyük görevler bekliyor. Şimdi artık toplumsal barışı sağlayacak yeni bir Anayasaya ihtiyacımız var. Bu defa önceki anayasa değişikliklerinde yaşadığımız handikaplardan sıyrılarak, ülkenin tüm kesimlerinin kabul ve onayı ile bir anayasa hazırlanması tek umudumuz. Ancak bu sayede, demokrasi, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınabilecek, yurttaşlık bilincinin topluma yerleşmesi, huzur ve barışın sağlanması mümkün olacaktır. Eczacı örgütleri sunacakları görüş ve önerileri ile söz sahibi olabilmeli ve bu süreçte olması gerektiği gibi, doğru şekilde temsil edilmelidir.

 

Bugün eczacının artık kronik hale dönüşmüş pek çok sorunu var. Eczanelerimizde yaşadığımız yangın, ekonomik baskılar hepimizin zor günler yaşamasına neden oluyor. Artık taşınması imkansız hale gelen KKİ’nun eczacının sırtından kaldırılması bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Bir yandan her gün yeni eczacılık fakülteleri açılırken diğer yandan hayata geçirilmeye çalışılan “sağlık meslek birlikleri” yasası ile örgütlerimiz etkisiz hale getirilmek isteniyor. İlaç kurumu yasası, OTC yasası vb. pek çok yasa önümüzdeki süreçte hayata geçirilmek isteniyor.  Eczane sınırlaması ve yardımcı eczacılık gibi pek çok hayati uygulamayı içerin 6197 sayılı yasamız doğru şekilde gündeme getirilmek üzere taslak halinde bekliyor.

 

Tüm bunlar önümüzdeki ay yapılacak olan TEB seçimlerinin önemini daha da artırıyor. Neredeyse son iki yılda meslek örgütümüzün sürekli mevzi kaydeden, tabanında uzaklaşmış, kamu ve sanayi karşısındaki prestijini yitirmiş hali bizi iyi bir noktaya taşımıyor. Bu durum geniş tabanlı, etkin, çalışkan ve sorunlarının çözümünde kararlı bir yapının gelmesini zorunlu kılıyor.  Odamız bu noktadan hareketle meslek örgütümüzü yeniden yapılanmasının, tabanı kucaklayacak, ayrışmaları önleyecek, eczacının sorunlarına çözümler üretebilecek, öngörüsü yüksek bir hale dönüşmesi için uzun süredir emek veriyor. TEB Genel Kurulu öncesi bu çalışmalarımız artarak devam ediyor. Daha etkin ve güçlü bir TEB yönetimini oluşturmak isteyen odalarında katılımı ile güçlenerek yol alıyoruz. Bu mücadelede üyelerimizin arkamızda olduğunu bilmek bize güç veriyor.

 

         Odamızın Genel Kurulu işte bu hedeflerimizin varlığında 24-25 Eylül tarihinde üyelerimizin önemli bir katılımı ile yapıldı. Mersin eczacısının mesleğine ve örgütlüğüne sahip çıkmadaki hassasiyeti katılımın bu düzeyde yüksek olmasının temel nedenidir. İki listenin aday olduğu genel kurulumuzun son derece verimli ve düzeyli geçmiş olması bölgemiz eczacısının demokrasiye olan inancının güzel bir göstergesidir. Her gün artarak üzerimize gelen sorunlarla ancak örgütlü gücümüze sarılarak karşı durabileceğimizin farkındayız. Oda seçimlerimizin ardından görev dağılımını yapan yönetim kurulumuz çalışmalarına başladı. Üyelerimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilinci ile önümüzdeki süreçte çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu güne kadar meslek adına büyük bir özveri ile yönetim kadrolarında görev alan tüm üyelerimize, temsilcilerimize, komisyonlarımıza şükranlarımı sunuyor, önümüzdeki zorlu süreçte bizlere güvenerek destek veren meslektaşlarımıza yönetim kurulumuz adına bir kez daha teşekkür ediyorum.  

 

Saygılarımla                                               Ecz. Hüseyin Şimşek